Döviz getiri garantisi vermenin hazineye ne gibi zararları olabilir?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt Milletvekili) – Dün Cumhurbaşkanının açıklaması tabii ki Türkiye’de bomba gibi düştü ortalığa ve sonuçlarını hepimiz birlikte görüyoruz, yaşıyoruz. Ne dedi? “Tasarruflarını değerlendirirken kurdaki yükselişten kaynaklanan kaygıları gidermek isteyen vatandaşlarımıza yeni bir finansal alternatif sunuyoruz.” diyerek aslında bu girişle yeni adımları açıkladı ve bu adımlar arasında, bankadaki TL mevduat hesaplarının getirisinin döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki farkın vatandaşlara ödenecek olması ve ihracatçılara Merkez Bankası tarafından ileri kur rakamı verilmesi de vardı. AKP-MHP ittifakı bu adımlarla aslında halkı gözden çıkardığını bir kez daha kanıtladı. Emekçinin, emeklinin, esnafın vergisini döviz baronlarına aktarma planı kurulmuştur. Bu plan açıkçası halka aynı zamanda pusu kurmak anlamına geliyor. Bu ittifak, fırtınaya yakalanmış Türkiye ekonomisini dün gece itibarıyla alabora etmiştir. Kendisine “yerli ve millî” diyen AKP-MHP ittifakında Türk lirası solunum cihazına bağlandı artık ve bu cihazın adı da “ABD doları”dır. Döviz getiri garantisi vermek, halktan alınan vergilerin bir avuç döviz baronuna aktarılmasıdır ve bu, Anayasa’ya da aykırıdır;

Aynı zamanda, alın teriyle çalışan emekçinin, memurun, işsizin vergilerini Banker Kastellilere dağıtmak anlamına geliyor. Yine bu ittifakın dolar-TL bazında simsarlık mesleğine atıldığını da söylersek abartmış olmayız. Bu adımlar halka daha fazla yük getirecek. Daha yirmi dört saat geçmeden emlak vergisinde yüzde 18,1; motorlu taşıtlar vergisinde yüzde 25 oranında, özel iletişim vergisinde yüzde 36,20 zam yapıldı.

AKP iktidarı döneminde Türkiye hazine garantili projelerle gerçekleşen soygundan sonra yeni bir soygunla da tanıştı. Türkiye, şimdi de bu iktidarla birlikte hazine garantili döviz soygununa geçiş yaptı. Projelere ve dövize garantiler veren hazinenin dün itibariyle ölüm fermanı AKP-MHP ittifakı tarafından imzalanmıştır. Kurdaki her artış hazineye ek maliyet çıkaracaktır. Yakın bir zamanda devletin hazinesi bu ittifak yüzünden sıfırlanacak.

Evet, reel sektöre etkisinin olmayacağını, sıfır etkisi olacağını da ifade etmek isterim. Türkiye halkları dün atılan adımlarla daha fazla risk üstlenmiştir. Yüksek enflasyonun hiperenflasyona dönüşmesine davet çıkarılmıştır diğer yandan.

Tabii ki bireysel emeklilik sisteminde de sistemin talanı da gündeme gelmiştir ve bundan sonra tarihe BES vurgunu olarak da geçecektir.

Bir vurgun da dün -Erdoğan’ın- “prompter” konulunca yapıldı. Bu iktidar kesinlikle Erdoğan konuşmaya başladığında 100 bin dolar ve üstü döviz satışı gerçekleştirenleri açıklamaları gerekiyor. Bundan kaçmamalarını, buradan salık vermek isteriz ve vatandaşlar ve esnaflar 2018’den beri derinleşen krizde pandemi dönemiyle birlikte kredilerle hayatta kalmaya çalıştı. Şimdi, bu borçları silme zamanıdır. Ekim ayı itibariyle bankalar ve banka dışı finansal kuruluşlar tarafından kullandırılan bireysel krediler yüzde 17 artarak 995 milyar TL olmuştur. 35 milyon insan bankalara borçludur.

İktidara döviz baronlarını zengin edeceğine borç batağındaki esnafı ve vatandaşı bu bataktan çıkarma çağrısını da yinelemek istiyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu